İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
General | ||
Genel | run something in f. | rodaj yapmak |
Technical | ||
Teknik | run something in f. | alıştırmak |
İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | run in (to something) f. | akmak | ||
He has the water running in the bathtub. Küvette su akıyor. More Sentences |
||||
Öbek Fiiller | run someone or something in f. | birini/bir şeyi bir yere götürmek | ||
Öbek Fiiller | run someone or something in f. | birini/bir şeyi bir yere bırakmak | ||
Öbek Fiiller | run something in f. | bir şeyi (kablo, boru) bir yere/şeye uzatmak | ||
Öbek Fiiller | run something in f. | bir şeyi (kablo, boru) bir yere/şeye yönlendirmek | ||
Öbek Fiiller | run something in f. | bir şeyi (kablo, boru) bir yerin/şeyin içine kadar getirmek | ||
Öbek Fiiller | run in something f. | bir şeyde yarışmak | ||
Öbek Fiiller | run in something f. | bir şeyde mücadele etmek | ||
Öbek Fiiller | run in something f. | bir şeyde rekabet etmek | ||
Öbek Fiiller | run in (to something) f. | koşarak girmek | ||
Idioms | ||||
Deyim | have a run-in (with someone/something) f. | (biriyle/bir şeyle) sorun yaşamak |